Anni hasta ooma, abla ol!

defnetuba

Hastayım. 3-4 gündür. Fena.

Fena dediysem alt tarafı nezle. Burnum akıyor, gözüm akıyor, öksürük, tıksırık, hapşırık. Öyle havalı birşey değil anlayacağın. Ama şöyle öldürmeyen de süründüren cinsten.

Yatıyorum, dinlenmeye çalışıyorum. Tam fuardan dönmüşüz, iş çok, rahat edemeyip kalkıyorum, işe gidiyorum. Olmuyor, geri eve geliyorum.

Evde dinlenebiliyor muyum? Tabi ki hayır. Evde çılgın bir Defne, yemek bekleyen koca.

Hapşırmaktan kalan zamanlarda düşünüyorum. Acaba vicdan, birini iyi hissettirme iç güdüsü büyüdükçe gelişen birşey mi?

Bundan bir iki ay önce yine fena hastaydım. Ama bu defa istesem de yataktan kalkamayacak kadar. Serumla toparlanacak kadar. O zaman Defne, yattığım yastık meniiimmm diye deliriyordu, üstüme örttüğüm örtü meniiimmm diye bağırıyordu. Yatak odasında yatmaktan bayıp da salonda yatmaya çalışınca, Güney tam üç örtü getirdi de, Defne üçünü de kaptı, en son ben tuvaletteyken yerime yatıp, örtüyü boğazına kadar çekmiş bulunca, kuyruğumu kıstırıp döndüm yatak odasına. Hani dedim, kız çocuğum olunca devirip totoyu yatacaktım dedim, o bana bakacaktı dedim, oolum bu bana resmen kuma oldu dedim, kestim umudu.

Bu defa durum farklı.

Hastayım diyorum. Anni ilaç iç diyor.

İçtim ilaç fayda etmedi diyorum. Anni uyu diyor.

İçeri gidip yatayım o zaman diyorum. Anni buuda uyu diyor.

Tamam o zaman ilaç içip yatmaya gidiyorum diyorum. Anni gerek yok diyor. Öpcem geçcek, iyi gelcek diyor.

Öpüyor, seviyor, oynuyoruz biraz. Sonra yine kötü oluyorum. Artık yatmam lazım diyorum. Anni öptüüüm, iyi geldi, gerek yoook diye kızıyor.

Yatmama ikna olursa bir zahmet, geliyor yatağa, çıkıyor tepeme, anni masaj, seni iyileştircem diye her tarafımı sıkıştırıyor.

Baktı ki hala iyileşmiyorum, başlıyor dırdıra.

Anni hasta ooma, yimek bap.

Anni hasta ooma, oyun oyno.

Anni hasta ooma, parka git.

Ve son nokta…

Anni hasta ooma, abla ol!

Onun gözünde abla olmak on numara ya, sıcak yemek tenceresini ucundan değil tam göbeğinden karıştırmak ya, fırından sıcak tepsiyi çıkarmak ya, niyeyse hasta olduğu motosikletlere binip gezebilmek ya, büyük içeceklerinden içebilmek ya, karşıdan karşıya el tutmadan geçebilmek ya, arabanın ön koltuğuna oturup, arabayı kendi sürebilmek ya… Abla olma tanımında yatmak yok. Hele zorunlu saatler dışında, gezip tozma zamanlarında hiç yok! Kim ister abla olmak varken hasta olmayı!

Dünden beri 1573 kere hasta olmak yerine abla olmam gerektiği gerçeğiyle yüzleştim. Birşeyi kırk kere söyleyince olurmuş da benim beyin kıvrımları sümükle dolduğu için iletim yavaş oluyor biraz. 2000. tekrarda “Dalya!” deyip abla olmayı planlıyorum.

Ha gayret Defne!