Currently Browsing: İlkler

Olayımız bu mudur? Budur.

Biz yıllardır yeni yıla aynı ekiple gireriz. Kızların sürekli mızmızlanmasına boyun eğen erkeklerin kabul edip sonra da “Aha da bu son olsun!” diye çemkirdikleri yıl dışında da bu vazifemizi hep evde yaparız. Sayı azalır, her sene mütemadiyen askere giden olur, hasta olan olur, ama bir şekilde hep biraraya gelinir. “Bu Defne bize gıcıklık yapar mı, yeni yıla uyuyayarak girersem hep uyur muyum korkusuyla çamura yatar mı, ana-baba dediğinin eğlencesi çocuk, az oturun oturduğunuz yerde” der mi demedik, bozduk niyeti, bu sene de toplandık. Bu sene ilk defa Defne’yle +1 olduk. Gittiğimiz yer karşı kapımız olsa da, beşiğimizi, mama sandalyemizi ve bilumum alet edevatımızı yanımızda götürsek de, bu yılbaşı Defne’yle biz de dışardaydık canıııım!

Defne güzelce giyindi hazırlandı.

Paketlerle tek tek haşır neşir oldu. Hediye olayı iyiymiş diye sevindi.

Bir süre sonra madem PTT (pijama-terlik-televizyon) yapacağız, hakkını vereyim bari diye giydi pijamaları!

Beraber ilk yeni yılımız bir aile fotoğrafı çektirelim dedik. Yok canııım, Defne baksın diye atılıp tutulan topa bakmıyorum, daha neler:)

Uyutmaya götürdüğümüz çocuğu itinayla kudurttuk! Neyseki Defne bizden akıllı çıktı, edebiyle gitti uyudu.

Bu da bizim ekip. Zaten anne olduğumdan mıdır yaşlandığımdan mıdır bir çeşit hisli manda oldum, bir kere söylüyorum bir daha söylemem:

Seviyorum sizi la!

 

 

Hayda bre!

Tarih 31 Aralık’ken 1 Ocak’a dönünce pek birşey olmuyor ben de farkındayım. Ama, bu sefer valla baştan başlıyorum, bu sene kesin iyi şeyler olacak içime doğuyor, silkinip kendime geliyorum, tamam ya bu yıl artık o adımı atıyorum demeden de hayat geçmiyor ki be. Ben öyle eski yılda şunları yaptım yapamadım, yeni yılda illa şunları yapacağım listeleri yapmayı sevmiyorum. Yapamadıklarım yüzünden kendime gıcık olmayayım, yaptıklarım yüzünden de havalara girmeyeyim diye. (2011’de Defne’yi yaptım diye azıcık havalara girmiş olabilirim, o sayılmaz:))Sadece her yeni yıldan yeni birşeyler ummayı seviyorum.

2012’de gönlünden ne geçiyorsa o olsun! İsteyenin yeni bir işi, evi, arabası olsun, isteyen hayalindeki tatile gitsin, isteyen özlediklerine kavuşsun. İsteyenin de bizim gibi bir Defne’si olsun:)

Yeni yılınız kutlu olsun:))

Alın bir de size “Defne 2012’ye nasıl hazırlanır?” fotoromanı:

Defne, yeni yılın geldiğini ve evde olacağını öğrenince ne yapsak diye düşünmeye başladı.

Aklına bir fikir geldi.

Hemen hazırlıklara başladı.

Yeni yıl borusunu öttürdü.

Ve parti başlasın:)))

 

Yok artık!

 

“İyi de nasıl uyutacağız? Hemen kurumaz ki..” dedim Güney beşiği yıkayalım diye tutturunca pazar günü. Defne bu. 6.5 aylık hayatının ilk bir ayını kucakta sallanarak, ikinci ayını ayakta sallanarak, kalan 4.5 ayını da her gün istisnasız Bambam da sallanarak uyumuş. Öyle adı bile var diye havalı birşey sanmayın, beşik işte, basit, bezden, çirkin ve mavi. Benim hamileyken pembesini görüp benim kızım bu çirkin şeyde mi yatacak diye zırıl zırıl ağlayıp aldırmadığım – evet ağladım, evet hem de zırıl zırıl, hamileydim ama canım, hormon diye birşey var!- ama sonra Defne’nin 2. ayında bir kriz anında gidip sadece o kaldığı için mavisini aldığımız beşik. Hakkını ödeyemeyeceğimiz Bambam! Yıkadık Bambamı. Uyku geldi, Defne kudurdu, heyhat anne çaresiz! Baba duruma el koydu, ben kızımla sarılıp uyurum dedi. Benim yap da görelim ifademin verdiği gazla kaptı kızı gitti.

Sonuç? Yukarıda. İki saat uyudular. “Noluyo bunlara be?” diye gidip gelip baktım. Sonra kıskandım. Yanlarına mı yatsam dedim, sığamadım. Pes ettim, her anaç Türk annesinin görevi olduğu üzere gittim içeride yemek yaptım. Sonra yine kıskandım. Kucak kucağa geldiler. Yüzleri kare kare..Gözler şiş şiş. Sonra yine kıskandım.

Zaten açık havada çok yorulmuştu, zaten uykusu çok gelmişti, zaten dışarıda çok gezmişti, ondan öyle uyudu diye çamura yatarak ortamı terk etmek istiyorum izninizle. Pis pis gülme Güney!

Geç kalmış bayram yazısı…

Bütün ergenlik yıllarım boyunca her bayram ablamla birlikte söylene söylene bayram gezmelerine iştirak etmiş, şanslı günümüzdeysek paçayı sıyırıp evde televizyonun karşısında fazladan iki saat devrilip yatabilmiştik. Her bayram kırk kapı gez, şekere baklavaya boğul, akşam hayattan bezmiş, mideyi bozmuş olarak eve dön, anneden babadan bayram günü surat astığın için fırçayı ye, yat uyu rutinini benimsemiş, durumu öylece kabullenmiştik.

Çocukken farklıydı ama herşey. O gün giydiğim elbise dünyanın en güzel elbisesi, topladığım harçlık kazandığım ilk para gibi gelirdi. Aynı sokakta oturduğum, her gün gördüğüm kuzenlerim bile bir farklı görünürdü gözüme. Şimdi Defne’ye de aynı heyecanları yaşatabilmek istiyorum. En azından ergenliğe kadar:)

Bu bayram tüm aile birlikteydik. Maalesef fotoğraflarda olmayan babaannemiz, dedemiz, hatta büyük anneannemiz bile bizimleydi. Eve çikolata, badem şekeri bile aldım ben. Bayram gibiydi yani.

Bayramda tatile gidenlere de hiiiiç lafım yok, hatta gitmek için ben de gayet hevesli olabilirim. Ama bu aralar sanki bayram gibi bayram azıcık daha ağır basıyor sanki.

Arkamdan dedikodu yapmayın, evet yaşlandım ve evet anaç bir kişilik oldum ben:)

İlk kar!

Camın arkasından da olsa Defne bugün ilk karla tanıştı:) İçinde yatıp yuvarlanmak içinse biraz daha beklememiz lazım!