Kar yağar, kafa karışır…

 

 

Hayatımın ilk 9 senesini Kayseri’de, ikinci dokuz senesini Mersin’de, kalanını da Ankara’da geçirdim ben. Sonuç? Kafa karışıklığı. 9 yaşıma kadar her kış belime kadar karın içinde büyümüş bir insan olarak, yıllarca Mersin’deki “kar gezisi” konseptine adapte olamadım. Kar gezisi ne ola ki derseniz, bir grup insanın bir otobüse doluşup, 15 derecenin altına düşmemiş bir sıcaklıkta bir heves atkı, bere, eldiven ne bulursa kuşanıp, yarım saatlik bir yolculukla Toroslar’a doğru yol katedip, bir avuç buz olmuş, çamurlanmış kar öbeğinde gününü gün etmesidir. Her gezi gününü “kar görmeye üstüne bir de para mı vercem yaa” diyerek evde pijama, TV ikilisiyle geçirmeyi tercih etmişimdir. Ta ki vücut İç Anadolu insanı olmayı bırakıp kendini Akdenizli zannedene kadar. Sonra Mersin günleri tatil günleri oldu, Ankara’ya taşındım.

Bu defa da her 29 Ekim’de atkımı, beremi sarınıp Mersin’e gittiğimde, sahilde otobüsten inip şıpıdık terlik-şortla balık tutmaya giden insanları görüp kafayı yemeye başladım. Her şubat tatilinde sahilde kumlara oturup kitap okudum, gevezelik yaptım, hatta bazen -camış gibi- yattım.

Tüm bu süreçte de “Ben İç Anadolu insanıyım, bana soğuk koymaz.”, “Ben Mersin’liyim, 20 derecenin altında üşürüm.”, “Kış insanıyım karsız olmaz.”, “Kar yağınca da soğuk oluyor lan, yağmasa mı ki?” diye gelgitler yaşadım. Yani demem o ki ben hiç şöyle havalı cümleler kuramadım: “Ayy ben kış insanıyım, yağmur, kar, kahvesiz yapamam.” ya da “Yaz insanıyım ben, güneş her daim ruhumu ısıtır benim!” Anladım ki ben bir çeşit halinden memnun olmayan eşek figürüyüm, her havada söylenirim!

Bunları anlattım ki Defne bari benim gibi olmasın, yarın bir gün girdiği ortamlarda “Ben kış insanıyım, kar yüreğimdeki saflığı, sis ruhumdaki gizemi temsil ediyor.” bıdı bıdı bıdı diye havalı cümleler kursun! :)) (yapmaz dimi yaaa?)

Ha bir de bugün Ankara karlı, ordan aklıma geldi.

 

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir