Delilik sınırına gittim, gelcem!

IMG_2016

Burayı okuyanlar bilir, benim bebekler ve çocuklar için şöyle bir teorim var. Onlar herşeyi anlıyor, biliyor, bazı şeyleri bizi delirtmek için bile bile yapıyor, tam kafayı sıyırma sınırına gelince de “La oolum, kadın kafayı yerse, işime yaramaz, azıcık şirinlik yapayım, komik birşey söyleyeyim de kafa yerine gelsin.”  diye mutlaka “bebekçe” birşeyler yapıyor. İşte bu aralar ben delilik sınırına giderken, gitme diye bacağımdan çekenler!

Akşam Güney Beşiktaş ve bilmemne takımının hazırlık maçını seyretmekte. Sene içinde lig maçını bile artık pek seyretmeyen -hep yeniliyor bunlar yaa- babaya, daha lig başlamadan bilmemne takımı ile hazırlık maçını, önünde durmadan zıplayan, kuduran Defne’ye rağmen ve hazırlık maçında bile yeniliyor olmalarına rağmen, sırf Çarşı’ya olan saygımızdan laf etmiyorum. Hatta dırdır hiç etmeyip, üstüne kendisine dondurma, tatlı falan getirerek, “Nasıl İyi Eş Olunur?, Uzun Evliliğin Sırları, Kocanız Sizi, Siz Kocanızı Öldürmeden Nasıl Bir Ömür Mutlu Yaşarsınız? ” kitaplarından tüm öğrendiklerimi gerçek hayata geçiriyorum. Elim değmişken şu çocuğu da biraz zaptedeyim de tam mükemmel eş olup, üstüne tüy dikeyim diye, zıplayıp duran Defne’yi muhabbete sarmak için soruyorum:

T: Defne sen hangi takımı tutuyorsun?

D: Ben adamları dutuyom.

T: Hangi adamları?

Güney yüzünde mutlu bir gülümsemeyle, gözünün biri TV’de, biri Defne’de şaşı şaşı bakarak cevabı beklemektedir, zira Defne siyah giyenleri diyecektir, ve kutlamalar başlayacaktır!

D: Dop uynıyan adamları.

T: Neden onları tutuyorsun?

D: Dop uynarken dütmesinler diye.

Adamlara dönüp…

D: Gavaş gavaş uynayın, dikkatli uynayın, dütmeyin! Diziniz acır.

 

Bir cumartesi sabahı, ben -yani mükemmel eş- Defne’yi giydirmiş, yedirmiş, altını değiştirmiş, kahvaltıyı hazırlamış, Güney’se sadece olanı yiyip, üzerini giymek için yatak odasına geçmiştir. Yatağın başucunda Güney’in beli ağrıyınca içtiği ilacı takriben üç aydır orada duruyordur. Zira kendisinin beli en son üç ay önce ağrımıştır, ama ne hikmetse ilacı hala oradadır.

D: Babaaa, belin ağrıyınca ilac it. İyi gelir. Bak, çuk çuk galmış, bittürü galmış. İti-beş-on galmış.

Pakette üç ilaç kalmıştır.

G: Bir-iki-üç olmasın o?

D: Evet baba olmasın. İti-beş-on olsun!

 

Defne sitenin bahçesinde, apartmanın duvarına yapışmış onlarca sümüklü böceği görüp sevinçten çıldırır. Onları duvardan bir bir alıp çimlere koymak en büyük zevkidir zira. Her “çocuğum herşeye açık fikirli olsun, önyargılı olmasın” annesi gibi, böceklerden içimin bir hoş olduğunu ve hatta azıcık da iğrendiğimi çaktırmıyor, mükemmel eşliğimi, muhteşem “modern, şehirli, çok okumuş” anneliğimle taçlandırıyorum. Defne belki 50 tane böceği duvardan söküyor, ve bana da ısrar ediyor.

D: Anni, sen de bap.

İğrendiğimi çaktırmayıp, gayet serinkanlı…

T: Defnecim, ben çok büyük ve güçlüyüm ya, onlar da çok küçük, ben tutunca ezilebilirler,canları acıyabilir. İstersen sen yap.

D: Anni, sen de bap, hadi hadi hadi hadi hadi hadi hadi hadi hadi hadi.

Çıldıran ben, tüm sümüklüböcekleri duvarla birlikte aleve vermek isterken içimden, dışımdan…

T: Tamam Defnecim, ben de alayım o zaman.

D: Anni, dur! Oomaz, sen bapma, unlar çok cücük, ezilir, canı acır.

 

Defne, televizyonda Keloğlan’ı görür. Yanında arkadaşı Ero vardır. Kendisi bir devdir. Bana sorar:

D: Anne, bu kim?

T: Ero. Keloğlan’ın arkadaşı.

D: Çot büyüüüük.

T: Evet, çok büyük.

D: Neden?

T: Çünkü o bir dev.

Yeni bir “Neden?” sorousuna hazırlamışken kendimi, ve hatta içimden cevabı çalışıyorken…

D: Sen?

T: Ben dev değilim.

D: Ama sen de çot büyüksün!

Şimdi beni “dev” kadar büyük, yüce, muhteşem falan görünüyor diye sevineyim mi, yoksa aynanın karşısına geçip, “Hepi topu bir kilo aldım, onun da hepsi totoma gitti, bu çocuk kesin ondan öyle söylüyor, nasıl anladı oolum bu topu topu bir kiloyu?” diye manyağa mı bağlasam bilemedim!

 

 

4 Responses to “ “Delilik sınırına gittim, gelcem!”

  1. Tuten dedi ki:

    Henüz anne ben senden daha güzelim benim oram daha güzel buram daha güzel kısmına gelmediyseniz bence hala şanslısın 🙂

    Bu arada kız erkek farkı; dün duvardaki sümüklü böceği ki ben ona salgangoz dedim 🙂 Aren bak burada ne var dedim. Adam geldi eliyle pat yaptı, içine baksana ne çıkacak dedim elini soktu bu dedi ve toğrağa attı yetmedi aldı havuza attı yetmedi havuzdan çıkardı başka yere attı 🙂

    Biraraya ivedilikle gelmeliler diyorum 😉

    • tuba dedi ki:

      Ben de salyangoz diyorum da Defne’ye, herkese anlatırken durumumun acıklılığını vurgulamak için sümüklüböcek diyorum:) İlk tanıştığında Defne, cırt diye sıkıp içini çıkardı da ay canı acıyor falan diye diye, öyle yapmamayı öğrendi sonunda çok şükür! Hadi gelin o zaman, bizim duvarda daha yüzlercesi var, iyi bir öğleden sonrası aktivitesi:)

  2. Bunlar nasıl güzel diyaloglar ya gül gül öldüm.. 🙂 zehir gibi kız Defne 🙂 Allah yardımcınız olsun :))

    • tuba dedi ki:

      Aklımda kalan diyalogları bir kenara not etmeye çalışıyorum, ben de çok eğleniyorum çünkü:) Şimdiki çocuklar daha algısı açık, daha akıllı falan diyoruz ama sonuçta çocuk işte. Komik komik cevaplar benii öldürüyor:)

      Öpüyorum ikinizi de!

Hayat ve Kurabiyesi NEHİR için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir