4. ayın hatrı kalmasın..

Defne almış başını gitmiş, kocamaaaan yarım yaş olmuş, ben 4. ayı atlamışım…

 

Bi sus, bi sus…

Annelik dediğin şeyin yüzde ellisi delilik, kalanı da suçluluk duygusu galiba… Delilik dediysem hakikaten delilik; delice sevmek, delice özlemek, delice kıskanmak, delice korumaya çalışmak…Bu liste uzar gider. Ne hissedersen hisset, durman gereken yeri bilemiyorsun. Bir çeşit manik depresif ruh hali.

Suçluluk duygusu…İşte o daha fena. Yüzünde minik bir kabarcık mı var? Hooop, kesin giydiğim şey alerji yaptı. Gazı mı var? Tamam, kesin yediğim birşey dokundu. Yüzü o gün biraz az mı gülüyor? Aman aman kesin işe gidiyorum diye surat yapıyor. Bu suçluluk duygusunda acabaya yer yok. Herşey net, herşey kesin.

Pazartesi doktor bu ay yeterince kilo almamış dedi. Beslenmesini biraz destekleyelim dedi. Kalbimin üzerine bir taş geldi oturdu. Benim yüzümden. Mi? Bu “mi” ye ihtimal yok, benim yüzümden diyor suçluluk duygum. Biliyorum çok saçma, gayet sağlıklı Defne, kilosu da normal. Hatta bu yaptığım sağlıksız bebeklere, gerçek sorunu olan bebeklere haksızlık. Da, deli olduğumu baştan kabul ettim işte.

Ooh, söyledim rahatladım. İç sesim artık susar belki.

Merak etmeyin canıııım, keyfimiz gayet yerinde:) Benim kafa böyle işte, bir gelir bir gider!

Defne 6 aylık!

Bugün 6 aylık oldun bebeğim. Koca bir yarım yıl. 6 ay önce bugün, sen ürkek ben korkak öylece birbirimize bakıyorduk. İkimizin de birbirimize, ikimizin de yardıma ihtiyacı vardı. Bugün artık tecrübeli bir bebeksin sen. Ne istediğini biliyorsun. Bize anlatabiliyorsun. Meraklısın, herşeyi keşfetmek istiyorsun. Oyuncusun, eğlenmek istiyorsun. Heyecanlısın, daha çok görmek istiyorsun. Bizse herşeye seninle baştan başladık. Hayatı senin gözünden tekrar keşfediyoruz.

Yarım yaşın için bir hediyem yok sana bebeğim. Senin bize var ama. Güne bu sıcak poğaçalarla uyanmaktan daha güzel ne olabilir ki!

Defne bayramda ne giydi?

 

İlk iki gün şıklığından ödün vermeyen Defne, üçüncü gün spor kıyafetlerine geri döndü! Hayır, üçüncü fotoğrafta hiç de oğlan çocuğu değil, teessüf ederim:)

Geç kalmış bayram yazısı…

Bütün ergenlik yıllarım boyunca her bayram ablamla birlikte söylene söylene bayram gezmelerine iştirak etmiş, şanslı günümüzdeysek paçayı sıyırıp evde televizyonun karşısında fazladan iki saat devrilip yatabilmiştik. Her bayram kırk kapı gez, şekere baklavaya boğul, akşam hayattan bezmiş, mideyi bozmuş olarak eve dön, anneden babadan bayram günü surat astığın için fırçayı ye, yat uyu rutinini benimsemiş, durumu öylece kabullenmiştik.

Çocukken farklıydı ama herşey. O gün giydiğim elbise dünyanın en güzel elbisesi, topladığım harçlık kazandığım ilk para gibi gelirdi. Aynı sokakta oturduğum, her gün gördüğüm kuzenlerim bile bir farklı görünürdü gözüme. Şimdi Defne’ye de aynı heyecanları yaşatabilmek istiyorum. En azından ergenliğe kadar:)

Bu bayram tüm aile birlikteydik. Maalesef fotoğraflarda olmayan babaannemiz, dedemiz, hatta büyük anneannemiz bile bizimleydi. Eve çikolata, badem şekeri bile aldım ben. Bayram gibiydi yani.

Bayramda tatile gidenlere de hiiiiç lafım yok, hatta gitmek için ben de gayet hevesli olabilirim. Ama bu aralar sanki bayram gibi bayram azıcık daha ağır basıyor sanki.

Arkamdan dedikodu yapmayın, evet yaşlandım ve evet anaç bir kişilik oldum ben:)