Unutmasam…

Defne’nin file “piiilll” deyip, kafasını havalara kaldırıp fil sesi çıkardığını,

Başak’la Uğur’un evinde, playstation’ın düğmesine basıp basıp, içinden birden dırrrt diye ses çıkarıp cd çıkınca, korkup kucağıma kaçtığını,

“Defne delirelim mi?” dediğimizde ağzını ve gözlerini kocaman açıp, kafasını deliler gibi salladığını,

“Defne elini-ayağını yiyebilir miyim?” diye yumulduğumuzda, “I ıh memek ordaaa!” diye mutfağı gösterdiğini,

Aklına düştükçe, çorabını çıkarıp, ayak parmaklarını tek tek inceleyip, “Anneiaa aç.” diye aralarını açtırdığını,

Çalışmayan oyuncağına pili yok dediğimizde, koşup filini getirdiğini,

Timsah olup, iki elini ağız yapıp, kooovvvhhh diye bizi kovaladığını,

Evde kim tuvalate giderse, salona gelip, çişşşşş diye anons ettiğini,

Baba tuvalete gitti deyince, çişşşş diye banyonun kapısına gidip, ellerini hazırol pozisyonuna getirip “bek” diyerek beklediğini,

Anneanne, dede, Ka abiii geh deyip,biz de gelecekler ama sonra deyince yine ellerini yanına koyup “bek” demesini,

Biz biriyle konuşurken sesi giderek yükselterek “Anne, anneee, annneeeeee,  ANNİİEEEAA” diye bağırıp, efendim deyince sakince “Gak” demesini,

Akşam TV’de yemek yiyen çocuk görüp, sen de yiyecek misin dediğimde, memek demesini, ne yemek istersin deyince, başka ne olabilir ki sesiyle, “Geeeek” demesini,

Banyo yaparken niyeyse duşakabinin camını yaladığını,

Fırat’la Mizyal’in evinde kendisi piyano çalıp, babasıyla bizi de önce sarılıp dansettirmesini, sonra da kıskançlıktan bozulup bizi ayırmasını,

Kahvaltıyı hiç yapmak istemediği 3-4 günün sonunda, yatakta “Defne kahvaltıda kek yemek ister misin?” deyince, “Eveeettttt” diye delirerek mutfağa kadar koşmasını,

Her sabah uyanınca, burnunu kırıştırıp, gözlerini sımsıkı yumarak, uyuyor taklidi yapıp, biz, “Aaa Defne uyumuş mu?” diyene kadar öyle beklemesini,

Pepee’den öğrendiği “Benim güçlü, kocaman babam” şarkısını, “Babaaammmm, babaaaam” diye dansederek söylemesini,

Akşam uyutmak için Ali Baba’nın çiftliğini söylerken ben, baba lafı geçer geçmez, babaaaam diye şarkıya başlamasını, köpekleri var diyemeden havv havv diye coşup uykunun yalan olmasını,

Ben şarkı mırıldanarak mutfağa giderken, peşime takılıp, bildiği tek şarkı o olduğu için Babaaam babaaaam Mmmmm diye peşimden gelmesini,

Ellerini cebine sokmayı öğrendiği için sürekli eli cebinde gezip, yüzüne kocaman bir gülümseme eklediğini,

Dedesiyle telefonda konuşurken, “Defne dede ayağını öpsün mü?” dediğimizde ayağını telefona soktuğunu,

Ben öyle yaptığım için telefonu yanağıyla omzunun arasına sıkıştırıp, eller boşta konuştuğunu,

Masaya oturup, ellerini vurup memeeek memeeeek diye bağırdığını,

Cafede masadaki paketli şekerlerle oynarken yere attığı için, bak garson abi kızar öyle yapma dediğimde, hepsini toplayıp kutuya koyup, garson gelince “Abiii, ok (yok), diye” yerleri gösterdiğini,

Sonrasında yan masanın altında paketli şeker bulup, aynı anda garson gelince ” o-ooovv” deyip, şekeri arkasına sakladığını,

kafama, kalbime kazıyabilsem,

hafızam hiç ihanet etmese,

70 yaşıma da gelsem hep hatırlasam…

Unutmasam…

 

 

 

 

 

17 Responses to “ “Unutmasam…”

  1. nazli dedi ki:

    çok duygulandım… hiç unutmayacakmışsın gibi geliyor bana 🙂 çok çok ama çook tatlı defneeee, hele o banyodaki tiplemeler muhteşemmm.

    • tuba dedi ki:

      O kadar yaşanan şeyin arasında, zamanla silinirse diye ödüm patlıyor Nazlıcım… Ve o banyodaki halleri beni de öldürüyor gülmekten:) Sevgiler Alya’ya da, sana da…

  2. Ben böyle hatırlanası şeyleri toplamak için güzel bir defter aldım ibeking dükkan’dan.. Blogda, sosyal medyada paylaşıyorum aslında genelde ama bazı şeyler yaşandığı anda değerlidir ya, başka bir dinleyen anlamaz, o yüzden bize özel bir şey olsun istedim. Minik minik not alacağım bundan sonra. Farkettim ki, “asla unutmam” desen de, zamanla bazı şeyler uçup gidiyor. Parmakları aralayıp bakma olayını mesela Rüzgar da 18 aylıkkken falan yapardı, şimdi sen yazınca geldi aklıma. Hatta oraya bakmak için eğilirdi eğilirdi, sonra hacıyatmaz gibi devrilirdi şaşkın 🙂

    O duştaki haller ve kırışmış surata ise ne desem boş! Alın onu 50×70 cm bastırın, evin, işyerinin çeşitli yerlerine asın, insanda ne gam kalır ne tasa. Maşallah 41 kere

    • tuba dedi ki:

      Benim de bir tane Küçük Prens’li Moleskine’im var, böyle şeyleri yazmak için. Ama hep sonra, aman yanımda yok, şimdi yorgunum derken hep erteliyorum bir şekilde. O Cd sesinden korkup kucağıma kaçınca, Güney’le ikimiz birden “Bu anı hiç unutmasak…” dedik… İşte o zaman içime bir korku düştü… Sen de ne güzel düşünmüşsün. Hele Rüzgar gibi hergün yeni bir hikaye varken elinde:) O fotoğraflardaki haller var ya, o haller sıklıkla olmasa, bu annelik hiç çekilmez söyleyeyim:)

  3. ozge dedi ki:

    Çook duygulandım, bu anları anne olmayan anlamaz!!! Hep yazıcam diyorum, şu hareketini de mutlaka kameraya çekelim diyorum, çoğunlukla atlıyorum. Bu tatlı anları gördükten sonra, yüzümüzü gülümseten o kadar çok an yaşadığımızı farkettim ki. Bugün kesin başlıyorum yazmaya ve çekmeye.

    Defne’nin her hali ayrı tatlı görünüyor, ne mutlu size, böyle güzel gülen bir kızınız var. Elleri cepte olan pozu da çok serseri, maşallah…

    • tuba dedi ki:

      Sen de yaz Özgecan, bu blogu böyle hevesle yazmak için en büyük sebebim, derdim, unutmamak… Güzel dileklerin için çok teşekkürler. Minnak kızına da milyon öpücük:)

  4. Niffea dedi ki:

    Tuba bu neeeee? Postu okuyamadim Defne`nin fotograflarini sevmekten;-) Masallah yaa tanrim korusun. Hele banyodakiler muhtesem!

    Tabi sonunda postu da okudum, ben de mumkun oldugunca evdeki defterime yaziyorum unutmayayim diye..Ilerde belki kendisi de okur hosuna gider.

    Bu arada bebek ayagj kadar guzel bise var mi?Ben de durmadan opuyorum..

    • tuba dedi ki:

      Nilüferciğim, teşekkürler:) Banyodakilere ben de bayılıyorum ve çok gülüyorum! Ne iyi ediyorsun sen de yazarak… Koza nasıl mutlu olacak ileride onları okuyunca… Koza’nın o minik ayaklarını bir de benim için öp!

      Ve o Paris seyahatlarıyla beni kıskandırmayııın:)

  5. ayytun dedi ki:

    Kız çocuk ayrı apayrı birşey diye düşünüyorum. O kadar çok söylüyorum sağlıklık olsun kız-erkek farketmez vs tamam ama kız daha güzel dimi?Daha evli de değilim haahaha:)

    • tuba dedi ki:

      Ben de hep sağlıklı olsun da lafını ağzımdan düşürmem ama kız çocuk sanki… Azıcık daha… Evet yaa komik, şımarık, tatlı oluyor! Ohh söyledim rahatladım:)

  6. nesteren dedi ki:

    Defne benim kızımmış meğerse.
    çünkü başka türlü bu içimdeki sevginin manıklı bir açıklamasını yapamayız.
    o eller cepteki fotoğraf? ağlıcam valla.
    değil sen ben bile unutmıcam bu cadının yaptıklarını.

    • tuba dedi ki:

      Öyle ağlayacağım falan deyip beni de hislendirme be, dalga geçiyorlar sonra benimle, anne olunca hisli manda oldu diye arkadaşlarım. Biz bu kızları daha görmeden böyle sevdik de bir de görsek, sıkıştırıp içimize katacağız heralde:)

  7. idilik dedi ki:

    işte insanlar bu yazdığın değerli ve şirin anılar gibi anıların birkaçını çoook yoğun bir şekilde hatırladığında ikinci çocuğu yapmaya karar veriyor sanırım, zor olsada en çok bu masum şirinlikler, konuşma olayının başları çok sevimli oluyor…ama yazmak çok önemli bir süre sonra bu kadar şaşırmamaya başlıyoruz malesef işte o noktada blogger anneler olarak dönüp eski yazdıklarımıza bakıyorruuuuzzzz ve duygulanıyoruz.
    Minik orman cini daha nice nice güzel anılar kazısın hayatına ve evren sizi hiç ayırmasın:)
    p.s: ergenlik döneminde çekilmez yaratıklara dönüştüklerinde, dönüp okumamaız ve içimizin yeniden sevgiyle dolmasını sağlayacak satırlar bunlar:)

    öperim.

    • tuba dedi ki:

      Offf ergenlik dedin, beni bitirdin! Bu kim be, ben mi doğurdum bu gıcığı dediğim günleri kolay atlatmak için, artık her şirinliği çiviyle kazıyacağım kafama:) İkinci çocuk konusunda da çok haklısın bence. Bu aşırı şirinlikler olmasa, hangi aklı başında(!) insan gecelerce uykusuz kalmak, sıvı kaka temizlemek, saatlerce ayağında bebek sallamak ister ki:) De keşke bu minnakların bir de kardeşi olsa, kavga ede, koklaşa büyüseler, ama bunların hepsi şıp diye kolaycacık oluverse! Ben gideyim de biraz daha şirinlik düşüneyim, zira dün geceden kalan uyku eksiklerimi bir şekilde telafi etmem lazım!

  8. Zeynep dedi ki:

    Bugüne kadar blogunuzdan hiç haberim yoktu bugün teasdüf ettim ve daha önceki yorumlarda da denildiği gibi resimlere bakmaktan postları okuyamadım (maşşallah Defne’ ye çok ama çok tatlı) ama yazdıklarınızı okuyunca da çok duygulandım…
    benim hep ihmale ttiğim ve ihmal ettiğim için kendime kızdığım birşey kızımın yaptığı ve bizi günlerce güldüren zaman zaman duygulandıran olayları yazmamak… bu tesadüfün boşa olmadığını ve benim de artık yazmaya başlamam gerektiğini düşünmeye başladım şimdi…
    NOT: bir de her meraklı anne gibi birşey soracağım son fotograftaki kırmızı puantiyeli örtü bir çeşti yorgan mı uyku tulumu mu ? fotografı görünce acaba bizim gece üst açmalarımıza bir çözüm mü diye lamba yandı bir anda başımın üstünde…

    • tuba dedi ki:

      Hoşgeldin Zeynep:) Kesinlikle bir işaret olmalı bu, ve lütfen hemen sen de yazmaya başla bence de… Zaman öyle çabuk siliyor ki bazı şeyleri, hiç unutmayacağız sansak da…
      Defne için güzel sözlerine çok teşekkür ederim, senin kızın kaç yaşında? Ve adı ne acaba:)

      Kırmızı puantiyeli olan uyku tulumu, ama torba gibi, kolları yok, altı da tamamen fermuarlı. Biz bebeklikten beri kullanıyoruz, çok rahat ettik. Kollu-bacaklı tulumlar kadar sıkmıyor, ama üstü de açılmıyor.

      http://www.fikirdenk.com/urun/mothercare-uyku-tulumu/ Şunun gibi birşey. Ben de Mothercare’den almıştım ama bir sürü bebek mağazasında benzer şeyler var. Umarım işine yarar:)

      • Zeynep dedi ki:

        hoşbulduuk hem de çok 🙂
        kızına bakmaktan gözümü alamadığım için senin resmine bakmayı sonradan akıl ettim ve bir tesadüf daha gerçekleşti! aynı liseden aynı dönem mezunuyuz… ismen hatırlamazsın belki ama instagramda da ekledim seni ordan bakabilirsin fotoma
        benim kızımın adı Ece ve 31 aylık… yani yazmaya başlamak için epey geç kaldım 🙁 ama bi yerden de başlamak lazım dedim ve bu güzel tesadüf sonrası pazartesi itibariyle başladım 🙂 aklıma gelen eskiden olan şeyleri de ekleyeceğim aralara…
        ya her türlü tulumu denedik aslında ama bizim hatun aşırı hareketli ve sıkıntıya gelemediği için denemelerimiz boşa çıktı… ben uçlarını görünce acaba bi şekilde sabitlenebilen bir yorgan mı gibi düşünmüştüm Defneninkini.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir