Hayat bir zurna, çal çal oyna!

“Fame” diye bir dizi vardı biz küçükken. 80’lerde… Sayesinde hepimizin tayt nedir, tozluk nedir öğrendiğimiz. Madonna mayosu nedir bilmesek de o zamanlar, rüyalarımızda taytın üzerine Madonna mayosu giydiğimiz.

Evet doğru anladın, şarkıcı olup onbinlerin önünde şarkı söyleme hayalimden önce, bu dizi yüzünden dansçı olup, onbinlerin önünde dans etme hayalim de vardı. Taaa seksenlerde. Sanki o dönemde, güzel ülkemde her gün onbinler buluşur da dans izlermiş gibi. Anadolu Ateşi’nin hayali bile yok daha o senelerde. O hayalleri kurduğum ortamı da bir görsen! Evde tek televizyon var -her normal Türk ailesi gibi-, o televizyon da mutfakta değil -yine her normal Türk ailesi gibi-. Biz de ne akla hizmetse oturma odasında oturuyoruz o dönem, ve TV de oturma odasında. Oturma odası dediğim, kibrit kutusundan hallice bir yer. Biz ağlaya sızlaya, yalvara yakara, diziyi seyredeceğiz diye oturma odasına yer sofrası hazırlatıyoruz anneme. Onlar Fameeee, Baby Remember My Nameeee diye bağırdıkça ben hayaller dünyasına koşuyorum. Üzerimde siyah tayt, çingene pembesi Madonna mayom. Asics spor ayakkabılarımın üstüne, siyah tozluklarımı takıyorum. Hep o dizi değil mi zaten yıllarca o ayakkabılardan arayıp, sonrasında Onitsuka Tiger diye tekrar hortladığı günlerde yaşıma başıma bakmayıp tüm 18liklerle birlikte, bir koşu alıp giyinmeme, hatta çizmesi çıktığında füme ama çingene pembesi ponponlusunu bulup, Fame’deki zenci çocuğa içimden bir selam çakmama sebep! Neyse efenim, yer sofrasında kuru fasulye pilav yiyip, zenci çocuğu seyrede seyrede, kendimi Beyonce sanıyorum. Ama daha kim olduğunu bile bilmiyorum. Yıllar geçti gitti, büyüdük, mutfağa TV aldık, yer sofrasında yiyelim mi deyince annem arkamızdan terlik fırlattı, ben ne dansa, ne de şarkı söylemeye yeteneğim olmadığını farkettim, kulaklar düştü. Tayt moda oldu, onlarca aldık giydik, ayağımızın altından bile geçirdik. Beyonce hayatımıza girdi ve ben tek ortak noktamızın kalın bacaklarımız olduğunu kabul ettim:) Zaten zenci değilsen, bu hayatta ses de yok sana, dans da kabul et bebeğim!

Hayallerimden vazgeçtim mi? Pek tabi ki hayır. Her kendi yapamadığını çocuğu yapsın isteyen, kendi çocuğunun hem şarkıcı, hem dansçı, hem bilim adamı, hem ressam, hem tiyatrocu, hem sporcu olacağına inanan Türk annesi gibi, daha hamileyken başladım hayallere. Babaannenin sesi güzel, kesin bu da öyle olur, Kaan abisinin dansa yeteneği var, ohooo benim kızım eksik mi kalır diye diye verdim gazı. Hem kendime, hem ona. Tabi hayallerimde bazen bale yapıyor, bazen modern dans, kimi zaman sokak dansları ama hep bir klası, bir havası var. Defne doğdu, büyümeye başladıkça, azıcık birşey mırıldansa, ooo kulağı iyi dedik, ayağının birini kaldırıp birini indirse, tamam yaaa, dans ruhunda var. Tam dünyaya açıldığı zamanlar, ters zamana geldi çocuğumun. Amcası evlendi! Aylarca “Abim damat oluyor, sıra bana geliyor, haydin halaya, tey tey tey!” söylendi evde, Defne saatlerce eller havada göbek attı. Sonra Pepee’yle tanıştı. Daydaaa, daydaaa diye Hüdayda’yı söyleyip oynamaya, her Çayda çıra çaldığında evdeki minik mumları eline alıp, oynamaya başladı.Yetmedi, geçen hafta kuzeni buradayken, onun halk oyunu oynadığı videoları seyredip, bir Türkmen kızı oynamaya başladı ki sorma gitsin! Hamur yapar Türkmen kızıııı, yayık yayar Türkmen kızııııı. O da yetmedi Ham Çökelek’e sardı. Her gün durmadan “Çekek çekek, aç, dans” diye diye Ham Çökeleği açıp oynattı hepimizi ailecek. Neyse dedim, kendi köklerini bilmeyen, kanatlanıp uçamaz dedim, önce yerel dansları öğrensin ki, sonra bale de yapar çocuğum, modern dans da dedim. Her akşam do deyince si çıkaran sesimle, saatlerce Türkmen kızı, Hüdayda, Ham Çökelek söyledim. Yerel temeli sağlam tuttuk ya, ikinci aşamada Kuğu Gölü Balesi’ne geçecek Defne, hiç şüphe yok. Diye beklerken, uluslararası danslara girişini tüm dünyayla birlikte Gangam Style’la yaptı.

Tamam gündemi takip et, trendlerden eksik kalma, hiç birşeyden habersiz olma. Ama böyle de içten Gamgam Stayl yapma be Defne!

11 Responses to “ “Hayat bir zurna, çal çal oyna!”

  1. Ozge dedi ki:

    Hahahaahhaa muhteşem gangnam style… şahane yetenek onda, endam onda… eee daha ne olsun :):):)

  2. duygu dedi ki:

    koptum ya haika

  3. Hayat ve Kurabiyesi NEHİR dedi ki:

    Maşallah Defneye :)) Nasılda kapmış dansın figürlerini :)))
    Gerçekten sen öyle olsun böyle olsun diye hayaller kurarken Defne çıksın ilk uluslararası dansı Gangam olsun :)) Ama için rahat olsun var o ışık var yanılmıyorsun :))
    sevgiler

    • tuba dedi ki:

      İnanır mısın klibi belki bir kere bile baştan sona seyretmedi ama seviyor işte dansetmeyi, uyduruyor birşeyler 🙂
      Var dimi, ışık var dimi, her akşam boşuna Ham Çökelek söylemiyorum dimi 🙂
      sevgiler sana da, kurabiye-adı güzel Nehir’e de:)

  4. Ceylinin Annesi dedi ki:

    Yaa, bu Defne’yiii yerim yaaa. Nasıl tatlı, nasıl sempatik bi çocuk maşallah. Dansından çok,ben mutluluktan attığı minik çığlıklara bayıldım 🙂
    Benim kızım da bu Gangamı oynuyor ama videoya alamıyoruz çocuun alerjisi var sanki, elde telefon görünce hele de ki kameraysa saldırıyor.
    Senin o dans hayalerinin hepimizin bir zamanlar, gündüz bahçede dokuz taş oynayıp akşam tv karşısında kafasından geçirdiği bir dönem vardı ve o tozluklar Allahımm, özellikle de fosforlu yeşilleri çok popülerdi, ne günlerdi onlar ya, sende süper hafıza varmış 🙂
    Peki bu olaylar of aman nalan gibi hepimizin saçlarını minicik saç örgüleri yaptırıp uçlarına renkli tokalar taktığımız dönemlerden önce mi, sonra mıydı 🙂 o 90 lardı ya tabi, pardon.. (83 doğumluyum da 🙂 🙂

    • tuba dedi ki:

      Hayır şimdi sen niye karanlık geçmişimizi deşip, Of Aman Nalan’ı, o korkunç saç stilini, tokaları getirdin ki aklıma 🙂 Yapmadık değil mi, yapmış olamayız, ağız birliği yapıp kızlarımızdan gizleyelim bak, hep karizmatik, hem cool’duk aslında diyelim 🙂
      Video konusunda Defne de aynı Ceylin gibi aslında, bunu bir nevi gizli kamerayla çektik, evde arkadaşlarımız vardı, onlara dans, cilve yapacağım derken çok anlamadı naptığımızı.
      O zaman bir Ceylin-Defne Gangham günü yapmak şart oldu 🙂
      Öperim o iki iki yaşını bitirmiş de, üçden gün almaya başlamış, kocaman abla, ama küçücük bebek Ceylin’i!

  5. idilik dedi ki:

    ya işte kız evlat farkı 🙂

    Bizimkisi bütün gün elinde matkap, çekiç, merdiven, tamir edicem anneeeeeee die dolaşıyor :))

    Valla defne yapıcam 2.yi senin gibi tatlı cıvıl cıvıl bir kızım olsun diye. De yine erkek olmasından ve tamirat muhabbettinin bitmemesinden korkuyorum (ha yoksa kesinlikle 2.çocuktan korktuğum yok, tek derdim bu 🙂 )

    ayrıca o pantalonun poposundaki puppy’i de ayrıca ısırırım:)

    çok şirinsin kırk bir bucuk kere maşallah:)

    • tuba dedi ki:

      Yaaa, ben de Ayrık Diş’i öyle görmeyi çok isterdim amaaa! Gözlüklerini takıp, tüm ciddiyetiyle mi yapıyor tamiratları 🙂 Demek ki hem bilim adamı, hem evinin erkeği çocuğum 🙂
      Bütün kızlar mı böyle, yoksa Defne ekstra mı fıttırık bilmiyorum ama bu “kız” hallerine ben de çok gülüyorum 🙂
      2. çocuk için de -hem yapmak, hem yapmamak için- bahanelerini çok tuttum, hemen kendime uyarlıyorum izninle 🙂
      Öptüm kocaman!

  6. nesteren dedi ki:

    ayyy kuşum benim nasıl da güzel dansediyor yaa.
    bu ganghamı sen fame gibi düşüneceksin arkadaşım. biz nasıl onu taklit ediyorduysak onlar da ganghamı ediyor.
    Alis de sağolsun hiç eksik kalır yanı yok. opopop demesi olsun, elleri önde birleştirmek olsun.hatta davul zurnada halaya durmak, kemençede horon tepmek de özel zevklerinden.
    ben diyorum ki demekki aslında hepimiz özümüzde yerel müzik aşkıyla doğuyoruz. ama sonradan kapitalist sistemin dayatmasıyla klasik veya modern müziğe dönüyoruz. yersen 🙂
    öpperiim 2nizi de opop.

Hayat ve Kurabiyesi NEHİR için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir