Öp lütfen! Günde 1 kez.

Buğulu sesli psikolog teyzeye soruyor, aşırı düzgün Türkçe konuşan, karşılıklı konuştuğu teyzeye söz vermek için ondan 3. tekil şahıs gibi bahsedip ‘Buyursunlar efendim’ diyen amca: Kaç türlü sevgi vardır? Aşk nedir? Tutku farklı birşey midir? Karşılıksız sevgi, sevgilerin en güzeli midir? Dinleyip yorum yapmak isteyenler, kendi büyük aydınlanmalarını tüm dünyayla ve dolayısıyla biz fanilerle de paylaşmak adına telefon ediyorlar. Efenim, sevgi dediğin çeşit çeşit, anamızı babamızı, yeri gelir kocamızı -tabi ki böyle demiyorlar; eşimizi- vatanımızı severiz, aşk dediğin geçicidir, tutku dediğin zaten gençlik illeti, hemencecik geçiverir, boşver onu, ama baaak sevgilerin en güzeli, en karşılık beklemeden olanı evlat sevgisidir. Psikolog teyze de ballandırdıkça ballandırıyor. Elbette en güzel sevgi karşılık beklemeden olandır, karşılık beklenene sevgi denir mi ki zaten, evlat sevgisi de bunun en güzel örneğidir diye.

Tamam evlat sevgisi hiç birşeye benzemiyor, tamam her anne evladını karşılık beklemeksizin fütursuzca seviyor, da ben bu sabah itibariyle farkettim ki karşılık bekliyormuşum ya. Sabah 5.20’de çığlıklarla uyanmak. Sakinleştirmek yarım saat. Tekrar uyutmaya çalışmak yarım saat. Başarılı olduktan sonra uykuyu devam ettirme süresi 10 dakika. Tekrar çığlıklar 5 dakika. Gibi bir çılgınlık silsilesinden sonra saat 6.45 te koltukta yanımda oturan Defne birden davranıp kendi isteğiyle kucağıma çıkıp oturdu. Başını boynuma gömdü. Sakince. 5 dakika. O an dünyada en sevdiği insan bendim. Güney değildi. Lupi değildi. Shela değildi. Bisikleti değildi. Bendim. Kesindi. Emindim. O beş dakika daha da mı birçok sevdim Defne’yi? Sanki. Azıcık daha fazla.

Bir kere de öpmüştü ya beni, tek bir kere. Şap diye. Sulu sulu. O zaman da mı azıcık daha fazlaydı? Eh. Sanki.

İtiraf. Deliler gibi seviyorum. Ne yaparsa yapsın manyakça seviyorum. Alıp tekrar içime sokacak kadar seviyorum. Ama o da beni severse, üstüne bir de gösterirse sevdiğini… İşte o zaman uçuyorum!

Defne, o buğulu sesli psikolog teyze ne derse desin, evlat sevgisi karşılıksız sevgi desin, karşılık beklersen sevgi olmaz desin, sen beni çok sev! Ve bunu çok göster. Sarıl. Boynuma sokul. Öpülmekten hemen sıkılma. Sen de öp. Değer buna. Gerçekten bak:)

Buğulu sesli teyzeyle, aşırı düzgün Türkçeli amca nerden mi çıktı? TRT Fm’den. TRT Fm nerden çıktı? Bolu-Ankara yolundan. Joy Fm çekiyordu da biz mi dinlemedik! E tabi serde 30 yaş üstü Türk insanı olmak da var. Tahsildaroğlu peynirlerinin reklam müziğine eşlik edip, nostaljik görünümlü radyo kazanmak için son harfle kelime türetme oyununa da katıldım mı tamamdır! Neyse bir 10 yılım daha vardır heralde. Vardır dimi? Heralde?

 

8 Responses to “ “Öp lütfen! Günde 1 kez.”

  1. Hatice dedi ki:

    Tuba, sanirim birgun olabilirse ben de kizimdan isteyecegim tek seydir!!! Gunde bir kez sulu sulu bir opucuk kimi uvurmaz ki:))

    • tuba dedi ki:

      Hatice, Allah isteyen herkese yaşatsın inşallah bu mutluluğu. Senin minik de sana öpücük vereceği günlerin gelmesi için bir yerlerde sırasını bekliyordur belki, ne dersin 😉

  2. Hatice dedi ki:

    Telefondan yazinca bole olmus uvurmaz=uçurmaz oluyor

  3. özlem dedi ki:

    Bende bekliyorum o günleri:) Şimdi biz öpüyoruz, kokluyoruz ama sabırla bekliyoruz:)Gel o günler geeel geeel gel:p

    • tuba dedi ki:

      Senin kız daha mini mannak Özlemcim, benimki 14 aylık koca dana oldu:)) O zaman hep beraber söylüyoruz: Gel o günler geeel geeel geeeeel:)

      • özlem dedi ki:

        Tuba, senin eksi yazılarını da okudum.Ek gıdaya geçiş üzerine olan..4.aydan itibaren tattırmaya başlamışsınız.Ada ‘da bugün 4.ay kontrolune gitti ve doktoru su verin dedi.Ev yapımı meyve suları falan..Siz su işini nasıl halletiniz acaba? Kusura bakmazsan uzun oldu ama!

        • tuba dedi ki:

          Biz meyve suyu hiç vermedik Özlem, bizim doktor cam rendeyle elma, armut, şeftali rendeleyip onu verin dedi. Cam rendeyle zaten bayağı ince oluyor. Şeftaliyi rendeleyip, 3-4 çay kaşığı vererek başladık. Normal su vermeye biraz daha geç başladık. Çorbalara başlayınca, yedikten sonra istediği kadar su verdik. Her doktorun yaklaşımı farklı oluyor, bizimki pütürlü şeylere en baştan alıştırmak en iyisi dedi, böyle başlattı, bizim de aklımıza yattı. Sadece meyve suyuyla başlayanları da duydum ama.

          Kusura da hiç bakmam:) İstediğin şeyi sorabilirsin, bilgim varsa seve seve paylaşırım:)

          • özlem dedi ki:

            Sanırım meyve suyu derken bize de cam rende olayından bahsetti:) Ama dün panikle araştırma yaparken detaylı yazmamışım size:) su olayını kafama taktım, anne sütü alıyor ya.Çorba falan dediğiniz gibi vermiyoruz.Bakalım çözeceğiz zamanla..Çok teşekkür ederimm:)

tuba için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir