Defne: Bir buçuk!

Evet hala altına yapıyor, evet hala uyumuyor, evet hala yemek püskürtmeyi seviyor, evet hala büyük bir insan gibi yürümüyor, evet hala onu giymem, bunu giyeceğim diye kıyamet koparıyor, evet hala koca kız gibi konuşmuyor ama olsun, ben bu bir buçuk senelik birlikteliğimizin en çok bu kısmını sevdim! Ya da ben bir buçuk yaş annesi olmayı sevdim.

Evet hala altına yapıyor ama yapacağını tüm ev ahalisine anons edip, bittiğini de bildiriyor ki, yanlış anlama olmasın, 7 gün 24 saat kaka yapıyor sanmayalım. Gülüyoruz.

Evet hala uyumuyor, hatta gece terörünü belirtileri gösteriyor, geçici olduğuna inanıp bitsin istiyoruz, ama Defne uykun geldi mi diye sorduğumuzda eliyle gözünü ovuşturup, eee eee diye yatıyor, sonra da kahkahalar atarak kaçıyor, “Yedin mi numaramı?” bakışı atıyor. Gülüyoruz.

Evet hala yemek püskürtmeyi seviyor, ağzını açmadığı günleri çoktan geride bıraktı, ağzında biriktirip topluca çıkarıyor, çok az yiyor, çok zor yiyor, ama memmeeek diye bağırarak zeytin istiyor, ve çekirdeğini kendi başına çıkarıp yiyebiliyor. Gülüyoruz.

Evet hala büyük bir insan gibi yürümüyor, ama hottaaaa hottaaaa diye sekerek, tik tak tik tak diye sallanarak, pıtı pıtı diyip dansederek, ya da aaaaaaaaaiiiiaa diye deli bağırarak koşarabiliyor. Gülüyoruz.

Evet hala onu giymem, bunu giyeceğim diye kıyamet koparıyor, ama siyah botlarını giyince baaaak diye herkese ayağını gösteriyor, ya da astronot montunu giyince başından ayağına kadar eğilerek baaaak diyor, altına şort üstüne palto giymek istiyor. Gülüyoruz.

Evet hala koca kız gibi konuşmuyor, ama önüne memmek koyunca, annieeaaaa kakaal diye çatalını istiyor, dışarı çıkarken kankaaa diye illa çantasını takıyor, babaaaammm babaaaamm diye şarkı söylüyor. Gülüyoruz.

Hep gülmüyoruz ama. Çok zorlanıyoruz. Deliriyoruz. Kızıyoruz. Sabrımız bitiyor. Bunalımın eşiğine gidiyoruz, iki çikolata, bir kahveyle geri dönüyoruz. Bazen herkes çocuğunu güzel güzel büyütüyor, biz mi beceremiyoruz diye sorguluyoruz. Ama mutlu ya, gülüyor, dansediyor, kaçıyor, kucaklıyor, ve evet iletişim kuruyor, anlatıyor, anlamaya çalışıyor ya, yetiyor. Çok klişe ama delirmiyorsan o kahkahalar sayesinde. Bir eşik var. Orası sınır. Gidiyorsun ve hep dönüyorsun. Neyseki.

Bir de elele tutuşup yürüyoruz ya bazen, yumuşacık, sıcacık.

Yetmez mi?

Bir de artık kirli çamaşırları makineye atmayı öğrendi ya, büyük rahatlık valla. Çorabını çıkar ver eline, yolla çocuğu:)

Tamam tamam o kadar iğrençleşmiyoruz, ama yere çıkarırsan affetmiyor. Bişey eeh eeh olmuşsa, iyi ihtimal makineye, kötü ihtimal çöpe:)

Sevdim ben bu bir buçuk yaşı!

 

 

24 Responses to “ “Defne: Bir buçuk!”

  1. nazli dedi ki:

    bence de 6 aydan sonraki her ay bir öncekinden daha güzel, bu 1,5 yaş en güzeli. özellikle uyku açısından alya da çok zorluyor, ama uyuyunca şarj ediyorsun tekrar, değil mi, gidip de dönmek oluyor işte o da 🙂 hiç gitmemek de olmaz zaten, bir o uçta bir diğerinde dolanıyorsun işte.. Buarada yapıyor muyuz çadır? 🙂

    • tuba dedi ki:

      :)) Bence de gittiğin yerde çok kalmayıp dönebiliyorsan, arada gitmek de lazım:)) Delilik bazen iyi birşey:) Sen daha çok araştırmışsın, bana en, boy, adet söyle, yapalım valla! Artık kızlara mı eğlence, bize mi bilmem. Aynı şehirde olsaydık, bitirince içine girer kahvelerimizi orada içerdik, kızlar beğenmezse beğenmesin!

  2. modaerator dedi ki:

    1 ay sonra Rüzgo da girecek şunları yapıyor dedikçe baktım bizimkinde var mı aynı atraksiyonlar erkek ya giyinme soyunma işlerinde soyunuk gezmeyi tercih ediyor kendisi, hiç giymesin mümkünse çıplak gezsin mal mülk evi tavaf etsin :p

    birbucuğu kutlu olsun minnoş Defne’nin, öpüyorum hep gülen yanaklarını

    • tuba dedi ki:

      Ahahaa erkek işte:) Bir boxer yeter de artar bile annesi:) Biz de öpüyoruz Rüzgo’yu ve güzel annesini!

  3. Ayysun dedi ki:

    Daha çok buçuklu yaşlar görün ama ben Defne’!nin videosunu izlemeyi istiyorum, sakıncası yoksa tabii ki:)

    • tuba dedi ki:

      Bir ara çok koyuyordum ama şimdilerde videosunu çekmek çok zor, kamerayı gördüğü anda çekim yapan kendisi olmak istiyor! Ama söz, senin için çekip koyacağım bir tane:)

  4. idilik dedi ki:

    Herkes deliriyor ama çok az insan bu ebeveynlik işinin zor ve çileden çıkaran taraflarından bahsediyor 🙂

    Dediğin gibi o şirinlikler, o sevgi olmasa insanın delirmesi an meselesi.

    Ben 2 bucuk annesi olarak hem de bir de rejim yapmaya kalkıştım hıncımı salatalık ve marullardan alıyorum. Bazen o kadar derin nefesler alıyorum ki sakinleşmek için… 1 bucuk güzel bir yaş evet sonrası daha da güzel ama birazcık daha inatlaşmalı ama daha bir farklı güzel …

    uzun lafın kısası güzeller güzeli Defne’nin yeni yarım yaşı kutlu olsun…

    • tuba dedi ki:

      Ben de en çok ebeveynliğin bu hiç bahsedilmeyen yönlerinden muzdarip oldum İdilik. Ne doğumda, ne eve gelince, ne 1 yaşına kadar, ne de sonrasında kimse zorluklardan bahsetmiyordu, ve ben hep bir şekilde kendimizi sorguladım, biz yanlış mı yapıyoruz diye. Ama artık şöyle bir noktaya geldim ki, çocuk büyütmek, birlikte büyütmek DELİ işi. Ama mutlu bir delilik. O deliliğin sınıra gitmek değil sorun, gittiğin yerden dönebiliyorsan, bunu istiyorsan yeterli. Ve o küçük sıpalar mutluysa:)

      Annelik giderek daha keyifli olmaya başlıyor ama ben bu inat işinden çok korkuyorum! Çünkü ben de çok inatçıyım biliyor musun? 🙂

      O bilim adamı kılıklı, cool oğlunun yanaklarından kocaman öperim!

  5. Güz dedi ki:

    Allah hep güldürsün sizi :))
    Sınırlarda dolaşmanı okuyunca aklıma Yeni Türküden çember şarkısı geldi
    ya dışındasındır çemberin
    ya da içinde yer alacaksın
    kendin içindeyken
    kafan dışındaysa
    Çaresi yok güleceksin :)))

    • tuba dedi ki:

      Beni çok güldürdün:) O şarkıyı çok severim, ve hep gençlik yıllarımızda, herşeye karşı olduğumuz dönemlerde, o mantıkla dinlerdim, şimdi dünyamı değiştirdin! Bundan sonra kendim içindeyken, kafam dışarıdaysa, çaresi yok hep güleceğim:)

  6. Pelininstyle dedi ki:

    Canım Defnem birbuçukuncu yaşın kutlu olsun. Seni görmeyi öyle çok istiyorum ki. Ruh ikizin Juliette ile biraraya gelince feci bi ikili olacaksınız off offf

    • tuba dedi ki:

      Ah Pelincim, bunu ben de çok istiyorum. Madem siz gelemediniz Ankara’ya, biz Fransa’da bir iş mi ayarlasak ? Evinizin bir köşesinde 3 kişilik yer var mı? 🙂 Yoksa da önemli değil, minderleri birleştirir hep beraber yerde yatarız:)

  7. selcen dedi ki:

    çok tatlı maşallah, ne güzel anlatmışsınız :)) her yaşını daha bir seviyoruz bu bücürlerin büyüdükçe güzelleşiyor. Ben de 3 yaşı çok seviyorum bu aralar acaba 18’inde ne dicez :)))

    • tuba dedi ki:

      Bana da giderek güzelleşiyor gibi geliyor bu iş, ama giderek de zorlaşıyor! İnatçılık, ben yaparımcılık, oyyy oyyy:) 18’inde “ay o çocuk da kızıma hiç yakışmıyor ama, cık cık cık” diye sevgililerinin dedikodusunu yapacağız galiba:)

  8. ozge dedi ki:

    Bir süredir yazdıklarını gülümseyerek okuyorum. İnsan çoluk çocuk işlerine girince ilgisini çekiyor bu siteler artık. Bize göre Defne abla sayılıyor tabii ki, deneyimlerinizden faydalanıyoruz. Bir de gerçekten hep güzel yanı anlatılır, gece şöyle bağırdı, şöyle uyumadı diyeni az bulunur. Neyse ki her evde durum aynıymış, yüreğime su serpiliyor seni okudukça. Merakla sonraki yazılarını bekliyorum. Sevgiler…

    • tuba dedi ki:

      Özgecim, bu “bebekli dünya toz pempe, annelik dünyanın en yüce şeyi, inanılmaz, saf bir mutluluk” söylemlerinden çok muzdarip oldum, özellikle başlarda. Defne doğduğundan beri uykusu zor bir bebekti -hala da öyle- , iyi yediği de oldu, kötü yediği de, çığlık çığlığa günler de geçti, kahkahalarla da. Ben hep “acaba” dedim, “herkesin çocuğu yiyor, uyuyor, acaba?” , sonra baktım ki, herşey her dakika harika değil olamaz da, ama herşeye rağmen ikimiz de iyiysek ve mutluysak tamam dedim, yeterli. İçin rahat olsun, bence de her evde durum aynı, herkez az biraz deliriyor ama delirdim deyince sanki anneliği sorgulanıyormuş gibi hissediyor galiba bazıları. Delilik iy birşey bence, eğer her zaman olmuyorsa:)

      Senin fındık kaç aylık oldu şimdi?

      • ozge dedi ki:

        Benim ufaklık 9,5 aylık. Başlarda günleri bile hesapladığımıza göre gerçekten annelik delilik. Mesela kendi yaşımı söylerken hiç 31,5 diyor muyum? Tabii ki hayır, 30 küsur deyip geçiştiriyorum. Biz de Defne gibi 1,5 yaşımızı yüzümüzde mutlu bir gülümsemeyle karşılarız umarım. Yeni buçuk yaşınız kutlu olsun…

  9. my little world dedi ki:

    Tubacım,öncelikle hayırlı olsun bir buçuk yaşınız..nice buçuklu yaşlara..Defne çoook tatlı yine her zamanki gibi maşallah kuzuma..
    ben de bu sıra uykusuzluktan çok dertliyim resmen sabrım tükeniyor,bağrış çağrış zor uyuyor,uyutmasam mızmız huysuz..çook gelgitli bir dönem yaşıyorum, melisi uyutmaya çalışırken okadar çok zorlanıyorum ve bağırıp çağırıyorum ki, sürekli acaba anne olmamam mı gerekiyordu,kötü bir anne miyim diye kendimi sorguluyorum.Melis uyuduktan 2 dakika sonra hıçkıra hıçkıra ağlıyorum ne diye bağırdım küçücük bebeğe diye öpüp uyandırmak özür dilemek istiyorum.Bu ay öyle zor geçiyor ki blog yazmak bile içimden gelmiyor.Sanki iki yüzlülük ediyormuşum gibi,aslında çocuğa kızıp kızıp sonra gelip burada iyi bir anneymiş gibi rol yapıyormuşum gibi..Annelik çok zor. en azından bana göre..en azından bu ay çok zor..

    • tuba dedi ki:

      İçini rahatlatır mı bilmem ama benim de kötü anne miyim diye kendime sormadığım neredeyse bir gün bile geçmiyor. Ben normalde de sabırsız bir insanım, nasıl tavan yaptı sabırsızlığım sorma. 15 gündür neredeyse her gece aynı saatte çığlık çığlığa kalkıyor, sakinleşemiyor, zaten başta zor uyuyor, ama artık sonuca bakıyorum, mutlu muyuz mutluyuz diyorum, Defne mutsuz, keyifsiz bir bebek mi diyorum, değil, tamam o zaman yeterli diyorum. İnan bana herkes bizim gibi, ama herkes anlatmıyor. Yaz bence, hep iyi şeyleri değil, kötüleri de yaz. İkiyüzlülük değil ki gerçekten bir öyle bir böyle hissedip öyle yaşıyoruz.

      Hem arada delilik sınıra gitmek fena birşey değil ya, hep orada kalmıyorsan. Rahatlayıp geliyorsun:)

      Öperim Melis’i de seni de…

  10. nesteren dedi ki:

    Oyyy kuzuma bak ya. kocaman abla oldu.
    Sen diyorsun ya şunu diyor, bunu yapıyor.
    Ben hala hayalini kuramıyorum.
    Güle güle diyor ama ‘yok ya demiyordur, diyor mu, lan bu konuşacak mı benim karşıma geçip’ diye tripleniyorum.
    Ay bir de o son fotodaki durum, duruş nedir öyle?
    Alışveriş merkezinde kankasını bekleyen 15lik gibi.
    Isırırım.

    • tuba dedi ki:

      Bir şu kocanı, kızını alıp gelmedin ki Ankara’ya! Sana bütün numaralarını göstersin, Alis’le altalta üstüste yuvarlansın:) Evde çıtçıtlı body’le saçlar açıkken bildiğin bebek de böyle giyinip saçı falan toplayınca hakkaten 15lik gibi oluyor Nesteren ya! Olmasın ama daha, zaten apartmandan bir yaşında oğlan Defne’yi öpmüş, Alp Tuna diyoruz, muaahhh diye öpücükle anlatıyor öptü diye! Moralimiz çok bozuk:)

  11. zoiplanet dedi ki:

    naaannn son fotoda ekranı mı yaladım bilemiyorum bi ağzım sulandı abawww yanakların gücü adınaaaa :))) zorluklarının yanında keyifli anları ne kadar kısa ama etkili di mi lan :)) fay anasını defnoş.. gocuman olucaksınız da görücez inşallah..

nazli için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir